Çernobil Nükleer Faciasında Ne Oldu? Suçlu Kim?

Biz Atatürk Gençleriyiz
13 min readJul 16, 2023

--

Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986 tarihinde Sovyetler Birliği’nin Pripyat şehrinden sadece 2 km uzakta gerçekleşmiş dünya tarihinin en büyük facialarından biridir. Peki bu nükleer facianın sebepleri nelerdi? Bilimin yetersiz kalması mı, çalışanların liyakatsizliği mi yoksa reaktörde masraftan kaçınılmak için yapılan hatalar mı? Gelin hep beraber o gün Çernobil Nükleer Santrali’ndeki patlamanın neden kaynaklandığını öğrenelim.

Patlamadan Önce

Tarih 25 Nisan 1986 saat gece 12'ye gelmek üzereydi. Gece vardiyası ile birlikte mühendis Alexander Yuvchenko görevinin başına geçmişti. Güneşli bir günün sakin ve huzurlu akşamı, altı gün sonra İşçi Bayramı… En kötü ne olabilirdi ki? O gece Yuvchenko ve ekip arkadaşlarının yapması gereken tek şey bir elektrik kesintisini simüle etmek ve bazı notlar alıp üstlerine bildirmekti.

Çernobil Nükleer Santrali’nde her reaktörün herhangi bir elektrik kesintisinde çalışması için 3 farklı dizel yakıtlı jeneratörü bulunuyordu. Ancak bir sorun vardı, jeneratörlerin tam kapasiteyle çalışması için teoride 70–80 saniyelik bir süre gerekiyordu. Çernobil’deki mühendisler bu boşluktaki enerji ihtiyacını elektrik kesintisiyle birlikte yavaşlayan tribünlerin karşılayabileceğini düşündüler. Bu sebeple bir elektrik kesintisinde reaktörün sorunsuz çalıştırılması için bazı testler yaptılar. İlk test 1982 yılında yapıldı ve başarısız bir şekilde sonuçlandı. 1984, 1985 yılında yapılan testlerde de değişen pek bir şey olmadı. Bu sonuçlar Komünist Partinin duymak istediği şeyler değildi. Bu sebeple suçu mühendislere attılar ve testi başarılı bir şekilde gerçekleştirmeleri için baskı yaptılar. Konunun detaylarına geçmeden önce bir nükleer reaktörde nasıl enerji üretilir bunu öğrenelim.

Bir Nükleer Reaktör Nasıl Çalışır?

Nükleer reaktörlerde uranyum, plütonyum, toryum gibi ağır elementler nötron bombardımanına tutulur. Bu sayede uranyum fisyona girerek parçalanır ve enerji açığa çıkar. Bu süreçte ksenon, baryum gibi çeşitli yan ürünler oluşur ve etrafa nötron saçılır, bu saçılan nötronlar da başka uranyum çekirdeklerini parçalayarak zincir tepkimesini oluşturur.

Zincir tepkimelerinde açığa çıkan yüksek miktarlarda ısı suyu ısıtarak buharlaştırır. Buharlaşan su ise yüksek basıncı sayesinde türbinleri döndürerek ısı enerjisinin mekanik enerjiye dönüşmesini sağlar. Türbinlere bağlanan elektrik jeneratörü ise mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürür böylelikle bir nükleer santralde enerji elde etmiş oluruz.

Tabii bu reaksiyonlar olurken ortaya çıkan devasa enerjiyi kontrol altında tutmamız gerekir. Bunun için ise kontrol çubuklarını kullanırız. Kontrol çubukları, bor gibi nötronları yavaşlatıp durdurabilen nötron absorbe edici maddelerden (nötron zehri) yapılır. Çeşitli uzunluk ve büyüklükte olan bu kontrol çubukları nötronların yavaşlamasını/durmasını sağlar böylelikle reaktörün hızının düşmesi sağlanır. Nükleer reaktörlerin nasıl çalıştığını az çok anladıysak felaket gününe yani 26 Nisan 1986 gününe geri dönelim.

Patlama Anı

Gece vardiyasıyla gelen mühendislerin aslında test hakkında pek de bilgisi yoktu. Çünkü test sabah vardiyasıyla yapılacaktı ancak şehre elektrik veren termik santrallerden biri sorun yaşadığı için şehrin elektriksiz kalmaması için ani bir kararla testin gece vardiyasında yapılması kararlaştırıldı. Bu sebeple reaktör 10 saat boyunca yarı gücüyle çalıştırıldı. Gece vardiyasındaki mühendisler reaktörün gücünü arttırmaya çalışıyorlardı ama hiçbir şekilde artmıyordu. Böyle bir şeyi daha önce hiç görmemişlerdi. Bunun sebebi reaktörün ksenon zehirlenmesine uğramasıydı.

Uranyum enerji açığa çıkarmak için fisyona uğradığında yukarıda da bahsettiğimiz gibi bazı yan ürünler oluşturur. Bu yan ürünlerden en tehlikelisi ise ksenondur. Ksenon reaktiviteyi düşürür. Güçlü bir şekilde çalışan reaktör ksenonu yakıp yok eder, bu sebeple tam gücüyle çalıştırılan bir reaktörde ksenon pek sorun yaratmaz. Ancak o gün test için reaktör düşük güçte çalıştırılmıştı. Bu da reaktörde ksenonun birikmesine sebep oldu. Normalde bu gibi durumlarda reaktörü 9–10 saat çalıştırmayıp ksenonun bozunmasını beklersiniz. Ancak test o gün yapılmalıydı. Bu sebeple reaktörün gücünü arttırmak için kontrol çubuklarının 206 tanesinden 200'ü çıkarılmıştı. Bu hızlanmak için bir tırın frenlerini kesmek kadar ölümcül bir hata olacaktı.

Saat 1.05'e ulaştığında mühendisler reaktörün gücünü bir şekilde stabile etmeyi başarmışlardı ancak enerji testte istenen seviyeden hâlâ daha düşüktü. Başmühendis Dyatlov ise bu seviyenin ideal olduğunu ve teste devam edilmesini emretti. Daha sonra Dyatlov mahkemede bu hataların yapıldığı sırada odada bulunmadığına dair yalan söyleyecekti. Dyatlov başarılı ancak hırslı bir mühendisti. Komünist Partiye adının testi gerçekleştiremeyen bir başka mühendis olarak gitmesini istemiyordu. Bu sebeple diğer mühendisleri işlerinden atmakla tehdit etti ve testin devam ettirilmesini istedi.

Anatoly Dyatlov

Saatler 1.22'yi gösterdiğinde test başlatıldı. Ancak enerji seviyesinin kontrol edilemeyecek seviyelere ulaştığı görüldü. Bütün nükleer reaktörlerde reaksiyonu bir anda durdurmayı amaçlayan bir acil durum butonu bulunur. Sovyet tipi “RBMK” reaktörlerinde ise bu acil durum butonun adı AZ-5 idi.

AZ-5'e bastığınızda bütün kontrol çubukları aynı anda reaktöre girer ve reaksiyonu durdurur. O gün Başmühendis Dyatlov’un bu kadar rahat hareket etmesinin sebebi bu düğmeye olan güveninden kaynaklanıyordu. Ancak RBMK reaktörlerinin ölümcül bir kusuru vardı.

Her ne kadar kontrol çubukları reaktiviteyi düşürse de kontrol çubuklarının grafitten yapılmış uçları reaktiviteyi arttırmaktaydı.

Neden mi? Reaktörlerimizin çevresinde batılılar gibi koruma binası olmamasıyla aynı sebepten. Çekirdeklerimizde doğru şekilde zenginleştirilmemiş yakıt kullanmamızla aynı sebepten. Pozitif boşluk katsayısına sahip, su soğutmalı, grafit kullanan reaktör kullanan tek millet olmamızla aynı sebepten. Çünkü ucuz. -Profesör Legasov (Chernobyl)

AZ-5 ile reaktöre giren grafit uçlar reaktiviteyi hayal bile edemeyeceğimiz seviyede arttırdı. Reaktördeki her bir sıvı molekülü buhara dönüştü. Bu basınçla beraber kontrol çubuklarının bulunduğu kanallar çatladı ve grafit uçlar yukarıdaki görselin 3. durumunda görebileceğiniz şekilde reaktöre sabitlendi. Çernobil’in 4 numaralı reaktörü artık bir nükleer bombaydı. Kontrolsüz bir şekilde reaktörün gücü artıyordu. Bir RBMK reaktörü 3200 megawatta kadar çalışabilme yeteneğine sahiptir. Reaktörün en son hangi güce ulaştığı bilinmiyor ancak ölçülebilen son değer 36.000 megawatt oldu. Reaktörün kaldırabileceğinden 11 kat daha fazla.

Patlama o kadar güçlüydü ki 10000 tonluk reaktör kapağını çatıya kadar uçurdu. Birinci patlamayla açılan kapaktan içeri oksijen girdi ve oksijen sıcak grafitle temas etti. Bu da 2. bir patlamaya sebep oldu. Radyoaktif parçalar, yüksek enerjili nötronlar Pripyat şehrinde uçuşuyordu. İnsanlık tarihinin en büyük nükleer felaketi gerçekleşmişti.

Patlama Sonrası

Kontrol odasındaki mühendisler reaktörün hala çalıştığını düşünüyorlardı. Hiç kimse bir RBMK reaktörünün patlayabileceğini düşünmüyordu. Aleksandr Yuvchenko şok olmuş, titriyordu. İlk düşüncesi çalışma arkadaşları gibi ABD’nin nükleer santrale bir saldırı düzenlediğini düşünmek oldu. Başka ne olabilirdi ki?

Dyatlov, reaktör odasındaki su vanalarını açıp reaktörü soğutması için Aleksandr Yuvchenko’yu görevlendirdi. Dyatlov reaktörün patladığını ihtimal dahiline bile almadı. Aleksandr Yuvchenko ve ekip arkadaşları vanaları açmak için reaktör odasına gittiklerinde devasa su depolarının patladığını gördüler. Durum sanılandan kötüydü. Aleksandr o sırada yerde ölü bir şekilde yatan arkadaşı Valeri Hodemçuk’u gördü. Hodemçuk’un bedeni 4 numaralı reaktör binasından hiçbir zaman çıkarılamadı.

Aleksandr o sırada bir parçacığın ışığın bağıl hızını geçmesiyle oluşan Çerkenov ışımasını gördü. Dünyadan cennete uzanan metafiziksel bir ışık gibiydi. Büyüleyici görünümüne karşın bu ışımanın kaynağının insan vücudundaki molekülleri mermi gibi delip geçen yüksek enerjili nötronlar olduğunu bilmiyordu.

Aleksandr kontrol odasına geri döndü ve “Bu delilik, düpedüz delilik” diye bağırdı. “Reaktör odası diye bir şey yok, reaktör havaya uçmuş, kontrol çubukları yok olmuş.” dese de kimse Aleksandr’a inanmadı ve şoka girdiğini düşündüler. “Reaktörler patlamazlar, ne olduğunu görmek için reaktöre üstten bakmanız gerekir.” dediler. Aleksandr ve arkadaşları reaktör binasının üst katına doğru yöneldiler ve durumu incelediler. Reaktör binasına giren 4 kişiden sadece Aleksandr hayatta kaldı. Çünkü kapıyı tutup arkadaşlarını bekledi. Arkadaşları çıkınca Aleksandr’a hak verdiler. Yapabilecekleri bir şey yoktu. Reaktör patlamış bir volkana dönmüştü.

Saat 1.55 olduğunda itfaiye ekipleri yangını söndürmeye geldiler. Herkes bunun normal bir patlama olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple suyla müdahale ettiler. Patlamanın ne kadar korkunç olduğundan haberleri bile yoktu. Dışarıdaki radyoaktif maddelerin hiçbirini bilmiyorlardı. Yangını söndürmek için grafit parçalarını çıplak elle tutanlar bile oldu. Çoğu aynı gün içinde akut radyasyon sendromundan öldü. Bağışıklık sistemleri iyonize edici radyasyon tarafından yok edilmişti. Bu da vücutlarında uyuyan çeşitli bakterilerin serbest kalmasına yol açmıştı.

FELAKET

Patlamanın üzerinden 3 saat geçmişti. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Reaktörün patladığını görenler de maruz kaldıkları radyasyon sebebiyle konuşacak durumda değillerdi. Başmühendis Dyatlov hâlâ reaktörün patlamadığını ve radyasyondan dolayı kusup hastalanan insanların patlayan su deposundan şehrin şebeke suyuna karışan kirli su sebebiyle hastalandığını düşünüyordu.

Patlamanın üzerinden 5 saat geçtiğinde hükümet yetkilileri, başmühendis Dyatlov ile bir toplantı ayarladılar ve durumu Dyatlov’un anlatmasını istediler. Bazıları reaktörün patlamış olabileceğini öne sürdüler. Dyatlov ise “Saçmalıyorsunuz, bir RBMK reaktörünün patlaması mümkün değildir!” diyerek bu iddialara yanıt verdi. Bu yanıtından birkaç saniye sonra Dyatlov radyasyon sebebiyle bayıldı. Ancak bunun yorgunluk sebebiyle olduğunu düşündü.

Hükümet yetkilileri, Sovyetler Birliği’nin itibarının “yanıltıcı bilgilerle” zedelenmemesi için şehrin bütün iletişim ağını kesti. Ayrıca şehre giriş çıkışlar yasaklandı. Sadece askerler enkaza yardım etmek için şehre girebiliyorlardı.

Patlamanın üzerinden 30 saat geçmişti. Çernobil faciasını inceleyen komisyonun başında bulunan Profesör Legasov, olay yerini kendi gözüyle görmek için zırhlı bir araçla olay yerine gitti. Durum düşündüğünden kötüydü. Yangına helikopterle kum ve bor atılarak müdahale ediliyordu. Ancak Legasov bunun etkili olduğundan emin değildi. “Başka hiçbir seçeneğimiz yoktu” diyerek anlatıyor o günleri Legasov.

Çernobil’deki radyasyon seviyeleri hızla artıyordu. Sabah 14–140 miliröntgen/saat ölçülen radyasyon seviyesi 180–300 miliröntgen/saate kadar çıkmıştı. Santrale yakın yerlerde ise 600'e kadar ulaşıyordu. Bir yetişkin için bir yılda 50 miliröntgenden fazlasına maruz kalmanın tehlikeli olduğu düşünülürse insanın kaldırabileceği maksimum radyasyon seviyesinin 52.596 katına eşit bir miktardan bahsediyoruz. Santralin içindeki bazı yerlerde ise 20.000 mr/h gibi değerler görülüyordu. Bu gerçekten korkunç.

Çernobil’deki 4 numaralı reaktöre bor ile müdahale ederken akut radyasyon sendromu sebebiyle bilincini kaybetmiş bir pilot.

Olayın üzerinden 38 saat geçmesiyle birlikte hepimizin bildiği o meşhur tahliye duyurusu yapıldı. VNIMANIYE VNIMANIYE!

Dikkat, Dikkat!

Çernobil Nükleer Santrali’ndeki kaza nedeniyle Pripyat şehrinde olumsuz radyoaktif koşullar oluşmaktadır.

İnsanların, özellikle çocukların güvenliğini sağlamak için şehir sakinlerinin geçici olarak Kiev bölgesindeki yakındaki kasabalara tahliye edilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, bugün 27 Nisan’da saat 14:00'ten itibaren her eve otobüsler gelecektir.

Polis ve şehir yönetiminin temsilcileri sizlere eşlik edeceklerdir.

Belgeleri, kesinlikle gereken eşyaları ve bir süre için yiyecek almanız önerilir.

Tovarishchlar! Geçici olarak dairelerinizi terk ederken lütfen pencereleri kapatmayı, elektrik ve gaz cihazlarını kapatmayı ve su musluklarını kapatmayı unutmayın.

Lütfen geçici tahliye sırasında sakin ve düzenli olun.

Her ne kadar geçici tahliye dense de o günden sonra insanlar bir daha evlerine dönemediler. Hiçbir şeyden habersiz düğün yapanlar, parkta oynayan çocuklar… Pripyat halkı için normal bir gündü. Güneşli bir sabaha uyanan şehir saatler sonra hayalet şehre dönüşecekti. İnsanlar olay hakkında bilgilendirilmemiş, en ufak bir şey bilmiyorlardı. Sovyetler Birliği insanların panik olmaması için 38 saat boyunca onları ölümcül radyasyona maruz bırakmıştı.

116.000 kişi o gün tahliye edildi. Yetkililer Pripyat’ta sadece havlayan köpeklerin kaldığını söylese de 1200 kadar kişi tahliye edilemedi. Bunlar arkadaşlarıyla kendi evlerine sahip olacağını düşünerek şehrin çeşitli bölgelerine saklanan gençler ve Rusların Babushka olarak adlandırdığı evini terk etmek istemeyen “inatçı neneler”di.

Hanna Zavorotnya isimli bir kadın da şehri terk etmek istemeyen Babushkalardandı. Askerler evinden çıkarmak için zor kullanmakla tehdit ettiklerinde Hanna “Beni vurun ve mezarımı kazın o zaman. Radyasyondan korkmuyorum, ben açlıktan korkuyorum.” diyerek evini terk etmedi.

Babushka https://usrepresented.com/2020/09/08/babushka/

Dünya olayın üzerinden günler geçmesine rağmen faciadan habersizdi. Sovyet liderleri olayın gizli kalması ve dışarıya bilgi sızmaması için KGB’yi görevlendirmişti. Ancak Güneş’i balçıkla sıvayamazsınız.

Olayın üzerinden 52 saat geçtikten sonra İsviçre’nin Forsmark Nükleer Santrali’nde yüksek seviyede radyasyon tespit edildi. Çalışanlar ilk başta bunun kendi nükleer santrallerinde meydana gelen bir kazadan olduğunu düşünseler de yaptıkları analizlerle radyasyonun kaynağının Çernobil olduğunu tespit ettiler. İsviçre bu sayede Avrupa Birliği’ni gelen radyasyon dalgası için hızlıca uyarabildi. Almanya’da okullar radyasyon tehlikesi sebebiyle tatil edildi. Asya’dan Amerika’ya bütün dünyada panik hakimdi.

Olayın üzerinden 58 saat geçmişti. Ancak Dünya’yı çok daha büyük bir felaket bekliyordu. Uzmanlar reaktör binasındaki su depolarının boş olduğunu düşünüyordu ancak durum böyle değildi. Reaktör binası hızlıca su doluyordu. Eğer reaktördeki 1200 derece sıcaklıktaki grafit bu suyla temas edecek olursa ilk patlamadan çok daha büyük bir patlama meydana gelecek ve bütün dünyayı zehirleyecek bir radyasyon dalgası oluşacaktı.

Sovyet bilim insanları bu suyun acilen boşaltılması gerektiğini söylüyorlardı. 20 bin ton suyu bent kapağından boşaltması için 3 dalgıç görevlendirildi. Bu 3 kişi görev sırasında yüksek ihtimalle öleceklerini, görevi başarıyla tamamlasalar bile uzun bir süre yaşamayacaklarını biliyorlardı. Bu sebeple bu ekip günümüzde intihar ekibi olarak biliniyor. Alexei Ananenko, Valeri Bezpalov ve Boris Baranov bugün Avrupa’yı büyük bir felaketten kurtaran 3 isim. Bu üç ismin bugün yaşamadığını düşünebilirsiniz ki çoğu haber sitesi etkileşim için bu yanlış bilgiyi yaymakta. Ancak maruz kaldıkları onca radyasyona rağmen üç isim de sağlıklı bir hayat sürdüler. İkisi hâlâ yaşamakta.

Chernobyl (2019)

Olayın üzerinden 66 saat geçmişti. İntihar ekibi başarılı bir şekilde suyu boşaltsa da Sovyetler Birliği erimiş reaktör çekirdeğinin çimentoyu deleceğini ve Kiev’den Karadeniz’e kadar tüm suyu zehirleyeceğini düşünüyordu. Bu sebeple yaklaşık 400 madenci erimiş çekirdeğin soğuması için reaktör binasının altına tünel kazmakla görevlendirildi. Ancak şansızlıyız ki lava dönüşmüş reaktör çekirdeği çimentoyu delemedi. Yine de sovyetler birliği her türlü önlemi almak zorundaydı. Bugün tünel kazmakla görevlendirilen işçilerden en az 100 tanesinin 40 yaşına ulaşamadan öldüğü tahmin ediliyor.

100 saat sonra enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı. Ortada 100 bin tonluk koca bir enkaz vardı. İnsan vücudunun bu kadar yüksek radyasyonu kaldıramayacağı bilindiği için ilk başta aya gönderilmesi planlanan keşif araçları(roverlar) kullanıldı. Ancak robotlar da bu kadar yüksek radyasyona dayanamayıp dakikalar içinde kullanılmaz hale geldiler.

Çernobil’deki enkazı temizlemek için 600 bin kişiden oluşan liquidators ismi verilen bir ekip oluşturuldu. Çatıdaki enkazı kaldırmakla görevli ekipteki kişiler her ne kadar radyasyon önleyen kıyafetler kullansalar da 90 saniyeden fazla çatıda kalmamalılardı. 5000 kişi canlarını riske atarak günler boyunca çalıştı. Birçok kişi maruz kaldığı radyasyon sebebiyle öldü ya da ölümcül hastalıklara yakalandılar. Günümüzde bu kişiler Rusya’da gazi ünvanına ve madalyaya sahiptirler.

https://www.tweaktown.com/image.php?image=https://static.tweaktown.com/news/8/6/86640_01_lost-tapes-from-chernobyl-show-the-haunting-fallout-of-nuclear_full.jpg

Facianın Sonuçları / Suçlu Kim?

Çernobil’deki facianın sebebi ilk soruştumalarda tamamen mühendislerin üzerine atıldı ve Dyatlov gibi bazı mühendisler sorumsuz davrandığı için hapis cezası aldılar. Bu ceza kısmen haklı olsa da Dyatlov’dan Komünist Parti’ye kadar herkes bu faciada suçluydu. Olay birkaç mühendisin üstüne yıkılabilecek bir şey değildi.

Profesör Legasov, çernobil sahasında yaptığı incelemelerde maruz kaldığı aşırı radyasyondan dolayı ölmek üzereydi. Bu sebeple felaketi bütün gerçekleriyle beraber anlattığı bir ses kaydı yayımladı.

Çernobil faciası, ülkemizde yıllardır sürdürülen kötü yönetimin sonucudur, doruğudur. Olaylar zincirine bakıldığında, birinin niye böyle davrandığı ve diğerinin neden başka şekilde davrandığının nedenleri incelendiğinde, tüm bu olayların tek bir suçlusu, tek bir başlatıcısı işaret edilemez. Çünkü bu, kendi kendini bağlayan bir zincirdir. -Profesör Legasov

Legasov konuşmasını Sovyetler Birliği’nde hiçbir güvenli reaktörün bulunmadığını ve RBMK reaktörlerinde maaliyeti kısmak için yapılan ölümcül hataları anlatarak bitiriyor. Yukarıdaki videodan konuşmasının bir kısmını ingilizce altyazılı bir şekilde dinleyebilirsiniz.

Olayın 2. yıl dönümünün ertesi günü ve olayla ilgili ses kayıtlarının yayımlanmasından bir gün önce bir apartmanın merdivenlerinde Legasov’un kendini asmış bir şekilde ölü bedeni bulunuyor. Legasov’un intiharı hakkında çeşitli komplo teorileri bulunsa da yakın arkadaşları Legasov’un bu intiharı Sovyet reaktörlerindeki hatalara dikkat çekip daha fazla kişinin ölmemesi için yaptığını düşünüyor. Onun intiharı, bunu görmezden gelmelerini imkansız hale getirdi. Legasov’un ölümünden sonra Sovyet yetkilileri RBMK reaktörlerinin kusurlarını kabul etti. Çernobil gibi bir kazanın tekrar olmasını engellemek için reaktörler yenilenip, güçlendirildi.

Valeri Legasov https://chernobylx.com/what-is-the-cost-of-lies-valery-legasov-chernobyl-hero/
Valeri Legasov

Günümüzde 2600 kilometrekarelik bir alan Çernobil’de gerçekleşen facia sebebiyle terk edilmiş durumda. Yaklaşık 300 bin kişiye evinden geçici olarak tahliye edildikleri söylendi, bugün dönmeleri hâlâ yasak.

…Belki de Sovyetler Birliği’nin çöküşünün sebebi Çernobil’deki nükleer erimeydi. — Michail Gorbaçov (Sovyetler Birliği’nin Son Lideri)

Akut radyasyon sendromundan rahatsızlanan 237 kişiden 31 kişi aylar içerisinde hayatını kaybetti. Radyasyonun sebep olduğu kanser vakalarından kaynaklanan ölümün ise 4000 ile 93.000 arasında olduğu düşünülüyor.

Çernobil İyileşiyor mu?

2017 yılında 4 numaralı reaktörün etrafına nükleer sızıntıyı engellemek için çelik ve çimentodan oluşan bir yapı yapıldı. Her ne kadar 2600 kilometrekarelik alanda mutasyon tehlikesi sebebiyle bulunan bütün hayvanlar öldürülse de günümüzde Çernobil’de vahşi yaşam devam etmekte. Çernobil’e yapılan turlardan birine katılırsanız yollarda tilki, köpek, ayı gibi çeşitli hayvan türlerine rastlayabilirsiniz. Hatta Çernobil Nükleer Reaktörü Cladosporium sphaerospermum gibi bazı mantar türlerine habitat olmuş durumda. Bu mantar türleri radyosentez denilen bir süreçle morötesi radyasyonu besin enerjisine çevirme yeteneğine sahiptirler. Önceki yazımızda da bahsettiğimiz gibi canlılık her zaman bir yolunu bulur ve devam eder. İnsanlar içinse maalesef Çernobil 20 bin yıl gibi uzun bir süre yaşam için tehlikeli kalacak.

Ne Öğrenmeliyiz?

Çernobil faciası sebebiyle günümüzde birçok insan nükleer enerji santrallerinden korkmakta ve çekinmekte. Ancak böyle bir facianın yaşanmış olması her yeni nükleer santralin de böyle bir faciaya sebep olma ihtimalinin yüksek olması anlamına gelmiyor.

Bilim hatalarından ders çıkaran bir yapıya sahiptir. Hata olasılığını belki hiçbir zaman sıfır yapamayız ama yaptığımız her hatada yeni bir şeyler öğrenmeliyiz. Yaptığımız hataların dürüst hatalar olması gerekir. En önemlisi hata yaptığımızı kabullenmemiz gerekir.

Çernobil’den belki de çıkarmamız gereken en büyük ders şeffaflık olmalı. Yapılan bilimsel araştırmalar maddi kaygı güdülmeden açık ve şeffaf bir şekilde paylaşmalı. Test aşamasında olan teknolojiler dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları tarafından sıkıca denetlenmeli. Çalışıyorsa dokunma şeklinde bir mantıkla ilerlememeliyiz. Belirli protokoller oluşturmalı ve bu protokollere sıkıca bağlanmalıyız. Bir işi yapması için liyakatli kişiler seçmeliyiz ve bu kişilere iyi çalışma koşulları sunmalıyız.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere

Yazar: Birhan Birtane

Kaynak:

https://www.youtube.com/watch?v=2uJhjqBz5Tk&t=100s

https://theconversation.com/chernobyl-has-become-a-refuge-for-wildlife-33-years-after-the-nuclear-accident-116303

https://whatisnuclear.com/chernobyl-main.html#:~:text=On%20April%2026th%2C%201986%2C%20a,roof%20off%20the%20the%20reactor.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87erenkov_radyasyonu

https://www.tweaktown.com/image.php?image=https://static.tweaktown.com/news/8/6/86640_01_lost-tapes-from-chernobyl-show-the-haunting-fallout-of-nuclear_full.jpg

https://www.world-nuclear.org/nuclear-essentials/how-does-a-nuclear-reactor-work.aspx#:~:text=A%20number%20of%20different%20materials,thorium%2C%20can%20also%20be%20used.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Akut_radyasyon_sendromu#:~:text=Radyasyon%20hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20olarak%20da%20bilinen,bulant%C4%B1s%C4%B1%2C%20kusma%20ve%20i%C5%9Ftahs%C4%B1zl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20olabilir.

--

--

Biz Atatürk Gençleriyiz

Bilim, mükemmel değil sadece elimizdekinin en iyisidir. Bilimin şüpheciliğini terk etmek, karanlık bir çağa giden yoldur -Carl Sagan